Salt bilinç ne demek ?

Emre

New member
[color=] Salt Bilinç: Bir Hikâye

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlere, üzerinde uzun zamandır düşündüğüm bir konu hakkında bir hikâye paylaşmak istiyorum: Salt Bilinç. Bu terim, bizim her gün duyduğumuz ama belki de çok fazla üzerine düşünmediğimiz bir şey. Birkaç hafta önce, bir arkadaşım bana bu konuyu açtı ve o günden beri kafamda dönüp duruyor. Ve sanırım, bir hikâye ile anlatmak, biraz daha anlaşılır ve duygusal olmasını sağlayacaktır.

Haydi, birlikte bir yolculuğa çıkalım. Belki hepimizin içine biraz dokunacak bir şeyler buluruz bu hikâyede.

Hikâyenin Başlangıcı: Rüya ve Gerçek Arasında

İstanbul’da yağmurlu bir kış akşamı, Ayla, 32 yaşında, güçlü bir kadındı. İnsanlarla kolayca empati kurabilen, duygusal zekâsı yüksek bir psikologdu. Ayla, genellikle başkalarının sorunlarına çözüm bulmaya çalışan, yeri geldiğinde bütün bir günü birisinin derdini dinleyerek geçiren, fakat kendi derinliklerine inmeyen bir kadındı. Ailesi ona hep “yavaşça yüzeyi geç, ama hiç dibe inmeyen biri olma” diye nasihat verirlerdi. Ancak, içindeki boşluk duygusu giderek büyüyordu. Bir tür bilinçaltı sıkıntı, bir şeylerin eksik olduğunu hissettiriyordu, ama ne olduğunu çözmeye çalıştıkça daha da karmaşıklaşıyordu.

Bir gün, iş yerinden sonra gittiği kütüphanede tesadüfen bir kitap buldu. "Salt Bilinç." Bu kitap, hem bir felsefi hem de psikolojik bir kavramı anlatıyordu. Salt bilinç, bireyin kendisini ve çevresini tam anlamıyla algılayabilmesi, ama algılarının içinde kaybolmaması, tüm düşüncelerin dışına çıkarak sadece olma haline ulaşmasıydı. Yani, bir kişinin tüm düşüncelerinden ve duygularından bağımsız bir şekilde varlık gösterebilmesi… Ayla, bu kavramı duyduğunda bir an durakladı. İçinde bir şeyler kıpırdamaya başladı. Ben gerçekten ne düşünüyorum? Neden hep başkalarının ihtiyaçlarıyla meşgul oluyorum da kendimle ilgili bir şeyler hissetmiyorum?

Ayla’nın hayatı, hemen o akşamdan itibaren değişmeye başladı.

Bilinç Arayışı: Doğa ve İnsan

Aylar sonra, Ayla’nın en yakın arkadaşı Baran, o sıralarda önemli bir iş toplantısı için Ayla ile buluşmaya gelmişti. Baran, analitik, stratejik bir insandı. Her şeyin bir çözümü olduğuna inanır, her durumu bir problem gibi görüp çözmeye çalışırdı. O akşam, Ayla, ona Salt Bilinç’i anlatmaya karar verdi.

“Baran, son zamanlarda bir şeyler fark ediyorum,” dedi Ayla, sessizce kahvesinden bir yudum alırken, “Bir tür boşluk, bir eksiklik… Ama ne olduğunu çözemiyorum. Bu salt bilinç hakkında okuduklarım beni etkiledi. Sanki düşüncelerimden tamamen arınmam, sadece var olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum.”

Baran, gözlüklerini çıkarıp, derin bir nefes aldı. Ayla'nın söyledikleri onu etkilemişti. Ama o, her zaman olduğu gibi bir çözüm arayışına girdi.

“Belki de sadece bir tür içsel kafa karışıklığına kapıldın. Yani, bir konuda kaybolman normal. Bir süre kendine odaklanıp, netleşmen gerekebilir. Hedeflere odaklanmak, bu karışıklığı geçirebilir,” dedi Baran, zihnindeki çözüm yollarını sıralayarak. "Salt bilinç de aslında bir çeşit zihinsel detoks gibi bir şey olabilir. İhtiyacın olan şey daha fazla strateji, bir plan!"

Ayla, Baran’ın çözüm odaklı yaklaşımını biliyordu, ama içinde hala bir eksiklik vardı. Ne yazık ki, hayatı planlamak ve her şeyin bir çözümü olduğunu düşünmek, ona içsel bir huzur getirmemişti. O an fark etti: Salt bilinç, sadece bir çözüm bulmaktan ibaret değildi. Bu, derin bir farkındalık durumuydu, ve bu farkındalıkta kaybolmadan sadece olmak vardı. Baran’ın yaklaşımı, bir çıkış yolu sunmuyordu. Salt Bilinç, bir çıkış değil, bir varoluş halini anlama yolculuğuydu.

Duygusal Yolculuk ve Karşılıklı Empati

Ayla, günlerce düşünceler içinde kaybolduktan sonra, Baran ile tekrar buluştu. Bu kez Ayla, ona Salt Bilinç’in kendisine ne ifade ettiğini daha iyi anlatmaya karar verdi.

“Baran,” dedi Ayla, “Salt Bilinç, aslında varlığımı düşüncelerimden bağımsız olarak kabul edebilmek demekmiş. Yani sadece burada olmak, ve her şeyin ötesinde sadece olma hali. Ama bunu anlamak, düşüncelerimi değil, hissiyatımı ve yaşadıklarımı kabul etmekle mümkün. Bu, bir çözüm değil, bir kabullenme durumu… Bu yüzden belki de senin düşündüğün gibi, strateji ve çözüm değil, sadece hissetmek, yaşamak gerekiyor.”

Baran, Ayla’nın söylediklerine bir süre sessizce baktı. Anlamaya çalışıyordu, ama hala çözüm arayışında, zihninde bir düzene koymak istiyordu. Ayla’nın bu kadar derin bir duygu içinde olduğunu görmek, ona yabancı geliyordu. Fakat, Ayla’nın söyledikleri gerçekten de onu bir şekilde etkilemişti.

“Bunu anlıyorum,” dedi Baran, gülümseyerek. “Ama bu bana çok soyut geliyor. Yani çözüm olmadan nasıl rahatlayabilirsin ki?”

Ayla gülümsedi, ama cevap vermedi. İçsel bir huzur, Baran’ın çözüm arayışında bulamayacağı bir şeydi. Salt bilinç, ancak içsel bir yolculukla anlaşılabilirdi.

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Hikâyemiz burada bitiyor ama sizinle de paylaşmak istiyorum: Salt Bilinç bir çözüm değil, bir farkındalık halidir. Peki, sizce düşüncelerimizin ve duygularımızın ötesinde olabilmek, sadece “var” olmak mümkün mü? Hemen bir çözüm arayışına girmek mi, yoksa bir durumun içinde kaybolmadan, sadece hissetmek mi daha önemli?

Sizce, erkekler ve kadınlar bu tür duygusal yolculukları nasıl farklı şekilde deneyimler? Baran gibi çözüm odaklı mı yoksa Ayla gibi daha empatik mi olmak gerekiyor?

Merak ediyorum, hepinizin bu konuda ne düşündüğünü.