Teğet olunca ne olur ?

Deniz

New member
Teğet Olunca Ne Olur?

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Uzun zamandır içimde bir hikâye dönüp duruyor. Belki de hepimizin bir şekilde yaşadığı, ama adını koyamadığı bir şey bu… “Teğet olmak.” Yani birine dokunur gibi olup aslında hiç dokunamamak. Kalbine değecek kadar yaklaşmak ama tam sarılamamak. Bazen bir bakış, bazen bir söz, bazen de bir yanlış zamanda kesişen iki hayat...

Bu gece size böyle bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Hem biraz duygusal, hem de hayatın o ince çizgisinde yürüyenlerden.

---

Bir Kafe, İki Dünya

Elif, sessiz bir kadındı. İnsanların gözlerinin içine bakarken onların duygularını hissedebilen, ama kendi duygularını kolay kolay anlatamayan biriydi. Empatiyle örülü bir kalbi vardı. Birinin yüzünde beliren küçücük bir gerginliği bile fark eder, sonra bütün gece o yüzü düşünürdü.

Bir akşam, şehrin eski bir sokağındaki küçük kafeye girdi. Yağmur yeni dinmişti, bardaktan boşanırcasına yağan bir akşamdan geriye, cama vuran damlaların sessiz melodisi kalmıştı. Elif, pencereden dışarı bakarken bir sandalye çekildi yanına.

“Boş mu?” dedi bir ses.

Kafasını kaldırdı. Karşısında Arda vardı.

Yüzünde yılların çizgilerini taşıyan, ama hâlâ kararlı bir bakışla dünyayı çözmeye çalışan bir adam.

Arda, mühendislikten gelen o çözüm odaklı düşünce biçimiyle yaşayanlardandı. Bir şey bozuldu mu, önce nedenini bulur, sonra onarmaya çalışırdı. İnsan ilişkilerini de aynı formülle çözmeye kalkardı.

Elif gülümsedi. “Boş. Buyurun.”

---

Yaklaşmaların Matematiği

İlk başta sıradan bir sohbetti. Hava, şehir, iş, kitaplar… Ama sonra konu bir yerden “hayatın yönü”ne geldi.

Arda, her şeyi mantıkla açıklamaya çalışan biriydi.

“Hayat, doğru kararları zamanında verebilme meselesi,” dedi.

Elif başını eğdi, gözlerini kahvesine dikti. “Bazen doğru karar, bir kalbi anlamaktan geçer.”

İki cümle, iki dünya...

Ama o akşam, bir teğet geçti kalpleri birbirine.

---

Zamanın Kıyısında

O günden sonra her hafta aynı kafede buluştular.

Elif, Arda’ya duyguların haritasını gösterdi; sessizliklerin, küçük bakışların nasıl konuştuğunu anlattı.

Arda ise ona mantığın sakinliğini, kararsızlığın fırtınasında nasıl bir sığınak olabileceğini.

Ama hikâyeler bazen kaderin çizgisinde değil, zamanın yanlış köşesinde buluşur.

Arda’nın nişanlısı vardı. Uzun yıllardır süren bir ilişki…

Elif bunu öğrendiğinde kalbinde bir yankı oluştu.

“Ben sadece bir ara duraktım,” diye düşündü.

Ama Arda öyle hissetmiyordu. Onun için Elif, yaşamın içindeki o nadir samimiyetti.

Yine de, “birini sevmenin sorumluluğu”yla “birini hissetmenin dürüstlüğü” arasında sıkışmıştı.

İşte o an, teğet oldular.

Birbirlerinin yörüngesine girip, tam çarpışmadan ayrıldılar.

---

Kadınlar Kalple, Erkekler Akılla Hesap Yapar

Bir gece Arda mesaj attı:

“Keşke seni başka bir zamanda tanısaydım.”

Elif uzun uzun baktı ekrana.

Kadınlar, duyguların satır aralarında dolaşır. O mesajın altında binlerce “ama” saklıydı.

Yazmadı. Sadece gülümsedi. Çünkü bazı şeyler söylenirse büyüsü bozulur.

Erkekler genelde çözüm arar.

Bir duygunun içinde kalmak onları yorar.

Arda da bir süre sonra “mantıklı olanı” seçti. Nişanlısıyla evlendi.

Elif ise empatisine sarılıp sustu.

---

Teğetliğin Sessizliği

Yıllar geçti.

Bir gün, o eski kafenin önünden geçerken Elif içeri baktı.

Aynı masa, aynı cam kenarı...

Boştu.

O an fark etti: bazı insanlar hayatımıza çarpmak için değil, yönümüzü göstermek için gelir.

Bir kuyruklu yıldız gibi… dokunmadan aydınlatır.

Teğet olunca, bir şeyler yanar içimizde.

Bir ihtimal, bir merak, bir eksiklik...

Ama aynı zamanda bir bütünlük de vardır o temasın içinde.

Çünkü insan, çarpmadığı ama hissettiği her şeyle biraz daha büyür.

---

Bir Forumdaşın Düşüncesi

Bu hikâyeyi paylaşmak istedim çünkü bazen teğet geçen insanlar, bizi biz yapan dönüm noktalarıdır.

Onlar sayesinde neyi isteyip istemediğimizi anlarız.

Kimi zaman o insanla konuştuğumuz birkaç cümle, yıllarca içimizde yankılanır.

Belki siz de birine teğet geçtiniz…

Belki biri size dokunmadan geçti…

Ama biliyorum, o hissi hepiniz tanıyorsunuz:

Ne tam bir veda, ne tam bir başlangıç.

---

Forumdaşlara Soru:

Siz hiç birine teğet oldunuz mu?

Yani neredeyse oluyordu ama olamadı dediğiniz bir hikâyeniz var mı?

Belki de hepimizin kalbinde bir “Elif” ya da “Arda” saklıdır.

Yorumlarınızı, hislerinizi, yaşadıklarınızı duymak isterim.

Belki hep beraber anlarız…

Teğet olunca, gerçekten ne olur?