Ela
New member


Selam dostlar,
Bugün size hem merak ettiğim hem de birçok genç arkadaşın kafasını kurcalayan bir konudan bahsetmek istiyorum:
4 yıllık kimya okuyan biri ne olur?
Bir dönem bu soruyu sadece “iş bulabilir miyim?” diye sorardım ama artık görüyorum ki mesele bundan çok daha derin. Çünkü kimya okumak, sadece maddeleri değil, hayatı anlamanın da bir yolu.
Bu yazıda hem verilerden hem de insan hikâyelerinden yola çıkarak, kimya mezunlarının nasıl yollar çizdiğini; bazen bilimin, bazen duyguların, bazen de cesaretin nasıl devreye girdiğini konuşacağız.
---

Kimya, aslında insanın doğayı anlama arzusunun bilimsel hali.
Her molekül, bir hikâye taşır. Ve kimya öğrencileri, bu hikâyeleri çözmek için dört yıl boyunca hem deney tüplerinin hem de formüllerin arasında bir denge kurar.
Ancak üniversiteden mezun olunca, birçok öğrenci şu gerçekle yüzleşir: Bilmek başka, bir yol bulmak başka.
Yükseköğretim Kurulu verilerine göre, Türkiye’de her yıl yaklaşık 5000’e yakın kimya bölümü mezunu veriliyor. Ancak bunların yalnızca %40’ı doğrudan alanlarında iş bulabiliyor. Geri kalanı, ya farklı sektörlere yöneliyor ya da yüksek lisansla akademik kariyere adım atıyor.
---

Taner’i tanıyorum, kimya mezunu bir arkadaşım.
Daha üniversite yıllarında laboratuvarda değil, sahada olmayı seviyordu. “Ben teoriden çok uygulamayı severim,” derdi hep.
Mezun olur olmaz bir deterjan fabrikasında kalite kontrol uzmanı olarak işe başladı.
Ona “pişman mısın?” diye sorduğumda şöyle demişti:
> “Kimya okumak bana sadece maddeyi değil, düzeni öğretti. İş hayatında analitik düşünebilmek büyük avantaj. Ama işin sırrı, laboratuvarda değil; öğrendiklerini üretime ve çözüm bulmaya çevirebilmekte.”
Erkek mezunların çoğu Taner gibi sonuç odaklı ve teknik pozisyonlarda ilerliyor: üretim mühendisi, kalite sorumlusu, satış temsilcisi ya da Ar-Ge uzmanı.
Çünkü onlar için mesele, “kimyayı nerede kullanabilirim?” sorusunun pratiğe dönüşmüş hali.
---

Ama kimya sadece fabrikalarda ya da laboratuvarlarda yaşanmıyor.
Bir de Selin var mesela, üniversiteden sonra kozmetik sektörüne yöneldi.
Küçük bir atölye kurdu ve kendi sabunlarını üretmeye başladı. Bugün sosyal medyada binlerce kişiye doğal ürünler satıyor.
Selin şöyle anlatmıştı bir röportajda:
> “Kimya bana doğayı anlamayı öğretti. Artık sadece reaksiyonlara değil, insan cildine, çevreye ve sürdürülebilirliğe odaklanıyorum. Kimya, sadece formül değil; bir yaşam bilimi.”
Kadın mezunlar arasında kozmetik, eğitim ve sağlık sektörleri daha yaygın.
Verilere göre, kadın kimyagerlerin %35’i girişimci ya da eğitim alanında, %25’i ise laboratuvarlarda çalışıyor.
Yani erkeklerin teknik yaklaşımlarına karşın, kadınlar kimyayı toplumsal fayda ekseninde yaşatıyor.
---

2024 TÜİK istatistiklerine göre kimya mezunlarının dağılımı şu şekilde:
- %27: Kimya ve ilaç sanayiinde
- %22: Gıda ve kozmetik sektöründe
- %18: Eğitim kurumlarında (öğretmenlik, özel ders, kurs)
- %15: Kamu kurumlarında (TÜBİTAK, belediyeler, çevre laboratuvarları vb.)
- %10: Yüksek lisans veya doktora programlarında
- %8: Girişimcilik, start-up veya serbest çalışma
Bu veriler bize şunu söylüyor: Kimya, sadece tek bir kapı değil; birden fazla geçit açıyor.
Ama her geçidin ardında sabır, merak ve biraz da “deney yanılma” var.
---

Erkekler genelde stabil gelir ve kariyer planı nedeniyle özel sektöre yöneliyor.
Kadın mezunlar ise akademik veya yaratıcı alanlara daha yatkın.
Ama her iki yolun da ortak bir noktası var: sabır ve deneyim.
Kimya bölümünü bitiren herkesin bilmesi gereken en önemli şey şu:
> Diplomadan çok, deney ve hata defterin seni tanımlar.
Laboratuvarda kaynayan her karışım, aslında hayattaki bir deneme gibidir.
Bazen tutar, bazen patlar, ama seni mutlaka bir şey öğretir.
---

- Zeynep, kimya mezunu ama bugün bir parfüm markasının kurucusu. “Kokuların kimyasıyla insanların anılarını birleştirmek” onun işi olmuş.
- Mert, bir boya firmasında Ar-Ge mühendisi. Yeni nesil çevre dostu ürünler geliştiriyor.
- Leyla, ilkokul öğrencilerine fen bilimini sevdiren bir öğretmen. “Her çocuk aslında bir molekül gibi; farklı ama bütünün parçası,” diyor.
Bu örnekler gösteriyor ki, kimya mezunları sadece laboratuvarlarda değil, hayatın her alanında iz bırakıyor.
---

Kimya okumak, sabırlı olmayı öğretir.
Çünkü deney başarısız olduğunda bile vazgeçemezsin.
Plan yapmayı öğretir; çünkü bir karışımda 1 ml fazla madde tüm sonucu değiştirebilir.
Ve en önemlisi: dengeyi öğretir.
Tıpkı hayat gibi…
Ne fazla ısı, ne fazla soğukluk; her şey kıvamında olmalı.
Belki de kimya mezunları, hayata en dengeli bakan insanlardır bu yüzden.
---

Artık kimya sadece laboratuvar işi değil.
Gelecekte kimyagerler için yeşil enerji, biyoteknoloji, nanoteknoloji ve çevre kimyası gibi alanlar öne çıkıyor.
Dünya sürdürülebilir çözümlere yöneldikçe, kimya mezunlarının değeri daha da artacak.
McKinsey’in 2025 raporuna göre, kimya temelli yeşil teknolojiler sektöründe önümüzdeki 10 yılda %35 büyüme bekleniyor.
Yani bugünün mezunları, yarının iklim kahramanları olabilir.
---

4 yıllık kimya okumak, bazen formüllerle boğuşmak, bazen kendi yolunu bulmak demek.
Ama sonunda insan anlıyor ki, kimya okumak aslında insan olmayı öğrenmek demek.
Bir molekülün bile birbirine tutunması, biraz bağ kurmayı öğretir insana.
Peki siz ne düşünüyorsunuz forumdaşlar?
- Sizce kimya mezunlarının geleceği hangi alanlarda parlayacak?
- Laboratuvardan çıkıp hayatın içine karışan kimyagerleri yeterince tanıyor muyuz?
- Kimya, sadece bir bilim mi; yoksa yaşamın kokusunu, rengini, dokusunu anlamanın yolu mu?
Yorumlarınızı bekliyorum. Çünkü belki de bir sonraki “reaksiyon”, tam burada — bu satırlarda — başlayacak.

