Domalın ne demek ?

Ela

New member
“Domalın” Ne Demek? Sert Bir Kelimeyle Sertçe Yüzleşme

Selam forumdaşlar,

Bu başlığı açarken amacım kavga çıkarmak değil; ama rahat koltuklarımızda suskunlukla akıp giden dil alışkanlıklarını biraz sarsmak. “Domalın” dediğimizde, kimi “şaka” diyor, kimi “argo”, kimi de bunun basbayağı cinsel içerikli aşağılayıcı bir komut olduğunu söylüyor. Benim görüşüm net: Bu kelime, karşı tarafı iradesinden soyutlayıp bedeni üzerinden talimat veren, iktidar ve alay karışımı bir söylemdir. Haksız mıyım? Tartışalım.

Kelimenin Çekirdeği: Komut, Tahakküm, Nesneleştirme

“Domalın”, Türkçede argo bir fiil kökünden türeyen, çokluk ikinci şahsa (siz) yöneltilmiş bir emir. Esas işlevi, muhatabı cinsel çağrışımlı bir pozisyona zorunlu kılmak; yani bir durumu tarif etmek değil, bedene hükmetmek. Şaka gibi sunulsa da kelimenin iskeletinde şu yatıyor: “İtaat et, bedenini emre göre biçimlendir.”

Bu yüzden “aman canım, sadece laf” diyerek hafifletmek kolay ama yanıltıcı. Çünkü bazı sözler, sadece akciğerden çıkıp havaya karışmaz; mekânı kurar, sınırı çizer, rızayı flulaştırır. “Domalın”, mizah kılığına girip aşağılamayı normalleştirebilen tam da böyle bir sözcük.

Zayıf Argümanlar: “Şaka Yaptık”, “Herkes Böyle Konuşuyor”, “Özgürlük”

- “Şakaydı ya!” Şaka, güvensizliği değil, ortak zemini büyüten bir araç olmalı. Şaka diyerek sınır hatlarını zorlamak, karşı tarafın rızasını yok saymakla eşdeğer olabilir.

- “Herkes kullanıyor.” Bir ifadenin yaygınlığı, onu masum kılmaz. Dilin popülerliği, etiğini garanti etmez.

- “İfade özgürlüğü var.” Var, olmalı da. Ama özgürlük bağlam gerektirir; kamusal alanda başkalarının varoluşunu tahkir eden emredici cinsellik çağrıları, “serbest dolaşım” hakkından çok güvenli alan meselesidir.

- “Hedef erkekti, sorun yok.” Hakaretin yönü değişince etik değişmez. Nesneleştirme, yönü kim olursa olsun öğretici bir şiddet pratiğidir.

Stratejik/Problem Çözme Odaklı Bakış: Hasarı Nasıl Azaltırız?

Bu yaklaşım, meseleye “Prosedür nerede aksıyor?” gözüyle bakar:

1. Topluluk kuralı netliği: “Cinsel komutlar ve beden üzerinde talimat içeren argo ifadeler yasaktır” gibi dolambaçsız bir madde. Gri alanı daraltır.

2. İlk uyarı—ikinci yaptırım modeli: İlkinde otomatik uyarı ve okuma listesi (neden sakıncalı olduğuna dair kısa metin), tekrarda süreli uzaklaştırma.

3. Arama filtreleri ve uyarı katmanları: Kelime algılandığında gönder tuşundan önce “Bunu paylaşmak istediğine emin misin?” sürtünmesi; çoğu niyeti anında frenler.

4. Geri bildirim kanalı: “Bu ifadeyi neden problemli buldun?” diye soran basit bir form, moderasyona veri akışı sağlar; sorun tekil vakalardan politikalara taşınır.

5. Alternatif dil kılavuzu: Şakayı öldürmeden, kişiyi değil durumu hedef alan mizah örnekleri sunmak. İnsanlara “yerine şunu kullan” demek yasak değil, tasarım.

Bu çizgi, duygulardan azade değil; ama çözümü ölçülebilir kılar, uygulanabilir adımlar üretir.

Empatik/İnsan Odaklı Bakış: Deneyimi Merkeze Al

Kadınların deneyiminden —ve elbette benzer biçimde nesneleştirilen herkesin deneyiminden— gelen uyarı şudur: “Domalın” yalnızca bir kelime değil, kalabalık bir anılar galerisinin tetikleyicisidir. İş/okul/oyun ortamında duyulduğunda;

- Beden kaygısını ve güvenlik uyarısını tetikler,

- Mekânı daraltır: Yazı yazmak, ses vermek riskli hissettirebilir,

- Aşağılanma hissi kalır: “Burada değerim bedenime indirgeniyor.”

Bu bakış, prosedürü değil, iyileştirmeyi önceleyerek der ki: “Yara nerede? Önce orayı tutalım.” Moderasyonun dili, mekanik cezalandırmadan çok onarıcı olmalı: “Bunu neden kaldırdık, bunun yerine ne diyebilirdin, kime nasıl temas ettiğinin farkında mısın?”

Bağlam Savunması: Arkadaş Arası Şaka mı, Kamusal Alan mı?

Evet, bağlam önemlidir. Kimi kapalı gruplarda, rızaya dayalı iç şaka dolaşır; insanlar birbirine takılır. Ancak forum, oyun lobisi, kamusal yorum alanı özel oda değildir. Tanık etkisi kritik: Mesaj yalnız hedefe gitmez, etraftaki onlarca kişiye de “bu dil makbul” sinyali yollar. İç şaka, kalabalıkta norma dönüşür; norm, güçlü olanın şakasına kanun keser.

“Reclaim/yeniden sahiplenme” girişimlerinin de sınırı vardır: Kelimeyi sahiplenmek, onu güvenli kılmaz; güç asimetrisi sürüyorsa, yeniden sahiplenme en iyi ihtimalle noktasal bir rahatlıktır.

Tartışmalı Noktalar: Esneklik Nereye Kadar?

- Otomatik sansür mü, eğitim mi? Tek başına filtre, zekâyı geliştirir ama vicdanı eğitmez. Eğitim içerikleri ve diyalog alanları şart.

- Kural sertliği: Çok geniş yasaklar, dilin yaratıcılığını boğabilir; çok dar kurallar, zararı ıskalar. Burada ölçme-değerlendirme gerekir: Kuralın ihlal/rapor oranı, kullanıcı memnuniyeti, yeni katılımcıların kalma süresi vb.

- Hızlı cezalandırma vs. onarıcı adalet: Kimi durum uzaklaştırmayı gerektirir; kimi durumda ise özür—telafi—bilgilendirme üçlüsü etkili olur.

Pratik Protokol: Forumda Ne Yapmalı?

- Dil kuralı açık olsun: “Beden üzerinde emredici cinsel argo yok.”

- Uyarı metni şeffaf olsun: “Bu ifade X sebeple nesneleştiricidir; yerine Y gibi ifadeler düşün.”

- Rapor butonu bariz olsun: Mağdurdan kahramanlık beklemeyelim; sistem kolaylaştırmalı.

- Arabuluculuk kanalı: Gerginlikleri çabuk soğutan küçük, gönüllü moderatör ekibi.

- Kamuya açık ölçümler: Aylık rapor; hangi ifadeler kaldırıldı, geri bildirimde hangi temalar öne çıktı?

Dil ve Güç: Neden Bu Kadar Üzerine Gidiyoruz?

Çünkü dil, sadece duygularımızı taşımıyor; düzen kuruyor. “Domalın” gibi komutlar, esprinin zırhını giyerek hiyerarşi dağıtıyor: Birinin bedeni, ötekinin mizah malzemesi oluyor. Bu, tek tek cümlelerin büyüttüğü bir kültür. Kültür değişir mi? Evet, alternatif üretirsek değişir: Alaya değil olaya gülen, kişiyi değil davranışı hedef alan; mecaza kaçan, emri değil imgeyi seven bir mizah.

Alevi Hararetlendirecek Sorular (Buyurun Sahne Sizin)

- “Şakaydı” kalkanı sizce nerede biter? Sınırı kim çizer: sözü söyleyen mi, duyan mı, tanıklar mı?

- “Domalın” gibi emredici cinsel argo, ifadeler özgürlüğünün doğal uzantısı mı, yoksa kamusal alanın güvenliğini bozan bir suistimal mi?

- Bağlam/niyet tartışmasında, rıza ve tanık etkisine yeterince yer veriyor muyuz?

- Otomatik filtreler dili köreltir mi, yoksa bariyerler yaratıcılığı “daha zekice” mizaha iter mi?

- Onarıcı adalet pratikleri sizce işe yarar mı; yoksa belirgin ve caydırıcı cezalandırma mı daha etkili?

- “Yeniden sahiplenme” (reclaim) stratejisi, güç asimetrisi korunduğu sürece gerçekten güvenli alan yaratabilir mi?

Son Söz: Tartışmayı Büyütelim, İncitmeyi Küçültelim

“Domalın” bir kelime değil sadece; bir refleksin, bir kültürün, bir bakışın kısa yolu. Kimi için geyiktir, kimi için yara bandını söken el. Stratejik yaklaşım bize uygulanabilir kurallar, ölçümler ve araçlar verir; empatik yaklaşım ise kırılganlığı görmemizi sağlar. İkisine de ihtiyacımız var. Forumlar yalnızca bilgi değil, iklim üretir. Biz burada nasıl konuşursak yeni gelenler öyle konuşur, kalanlar da o yüzden kalır.

Eğer derdimiz espri ise, zekâmıza güvenelim; eğer derdimiz özgürlükse, özgürlüğü başkasının beden sınırlarında değil, yaratıcı dilimizde arayalım. Şimdi söz sizde: Bu kelimenin yerini, hangi sözler almalı? Ve bu topluluk, nasıl bir dil iklimiyle hatırlanmayı seçmeli?